Çömlek, topraktan yapılmış kaplar olarak tanımlanır. Çömlekçilik ise, toprağın çeşitli aşamalardan geçirilerek eşyaya dönüştürülme sanatıdır.
Yiyecek ve içeceklerin pişirilmesi konusunda meslek edinilen bu sanat, sadece mutfak alanında ürünler olmakla kalmamış, toplum kültürünü yansıtan düğün, tören, bayram ve ölüm gibi pek çok alanda çeşitli geleneksel ihtiyaçları karşılamıştır.
Çömlekçilik bu yönüyle, Anadolu’da binlerce yıl öncesine dayanan köklü bir geçmişe sahiptir.
Özgür Bir Tarz: Eklektik Dekorasyon yazımız da ilginizi çekebilir.
Göçebe kavimlerin yerleşik hayata geçmesi ile çömlekçilik meydana gelmiştir.
Anadolu’da ilk çömlekçilik M.Ö. 7000’li yıllara dayanmaktadır. Bu dönem Neolitik dönem olarak adlandırılır. İnsanlığın çömleği, toprağın ateşte pişerek sertleşmesi ile tesadüfen keşfettiği varsayılmaktadır.
Taşları yontarak araç gereçler yapmaya başlayan insanoğlu, zamanla tarımsal beceriler kazanarak yerleşik hayata geçmiş ve çömlekçiliği de geliştirmeye başlamıştır.
Çömlekçilik ve çömlek sanatı geçmişten günümüze gelişerek hem dekorasyonda, hem de kullanım alanlarının çeşitliliği bakımından farklı ürünlerle evlerimizi süslemeye devam etmektedir.
İlk dönemlere bakıldığında çömleklerin, sargı dolama yöntemi ile şekillendirilirken, pişirmenin açık ateşte yapıldığı görülmektedir.
M.Ö. 3000’li yıllarda çarkın bulunması ile toprağa çarkta şekil verilmeye başlanırken, akabinde toprağı pişirmek için ilkel fırınların kullanımını da başlatmıştır.
Çömlek çamuru killi, silisli, yağlı, yumuşak, sert veya gevşek olmak üzere farklı türlerde olmaktadır.
Yağlı ve yumuşak kil toprak, su ile yoğrularak hamur haline getirilir. Hamurun kıvamını bulması için belirli bir süre beklenir. Daha sonra ustalar, çıkrık tezgahlarında hamuru şekillendirmeye koyulurlar.
Şekil verilen çömlekler kurumaya bırakılmadan boyanarak süslenir. Süsleme sonrası bir gün bekletilen ürünler, elde edilecek ürüne göre yaklaşık 800 ila 1200 derece arasında pişirilir.
Hamurun içine bir de organik karışımlar eklenmiştir. Bu karışımın yanması ile çömleğin gözenekli yapısı meydana gelmeye başlar.
İlkel fırınlarda, kuruyan çömlekler istiflenerek odun, talaş yakılarak pişirilir.
İlkel dönemlerde çömlek hamuru tokmak veya el yordamı ile yoğrulurdu. Şimdi ise teknolojinin de gelişmesi ile birlikte makineler kullanılarak işlem yapılmaktadır.
Çömlek hamuruna, toprağın oyularak el yordamıyla veya tokaçla şekil verilmesi, çekme yöntemi ve kalıplama yöntemi olmak üzere farklı şekillerde teknikler uygulanmaktadır.
Şekillendirmede çark adı verilen ve ayakla döndürülen tezgahlar bulunmaktadır. Tezgah üzerinde çamur şekillendirilmeye başlanır. Şekillendirilen çömlekler önce güneşte kurutulmaya bırakılır, daha sonra gölgede kurutularak pişirilme aşamasına geçirilir. Bu şekilde pişirilebilecek kil ve toprak karışımlarına çömlek, çömleğe şekil verme işini yapan kişilere de çömlekçi deriz.
Çömlekçilik, arkeolojik çalışmalara göre, Hititler’ den bu yana çanak çömlek yapımları ile bilinmektedir. Farklı coğrafi bölgelerde yapılan kazı çalışmalarında çeşitli bulgulara rastlanmıştır.
Anadolu’ da ilk çarklı çömlekçiliğe ait bulgulara, Kayseri yakınlarındaki Alişar, Boğazköy ve Truva’ da rastlanmıştır. Günümüzde ise, Eskişehir, İzmir, Manisa, Bilecik, Nevşehir, Bursa, Balıkesir, Menemen, Kütahya, Konya, Diyarbakır, Adapazarı ve Avanos'ta çömlekçilik faaliyetleri hala devam etmektedir.
Selçuklu Motifi Nedir? yazımız da ilginizi çekebilir.
Anadolu’ da çömlek pişirim türleri 4 tanedir. Bunlar;
şeklinde farklı teknik ve uygulamalar içermektedir.
Çömlekçilik, geçmişten günümüze kadar taşınmış olan Anadolu’nun en değerli kültür mirasıdır. Toplumun kültürünü, gelenek ve göreneklerini yansıtması bakımından önemli bir yere sahiptir. Ürünler günlük ihtiyaçları karşılayan nesneler gibi düşünülse de, çeşitli amaçlarla düğün, bayram ve ölüm gibi olaylarda kültürümüzü yansıtacak şekilde bize hizmet etmektedir. Ayrıca dekoratif amaçlı bek çok öğe de beğenilmekte, ev ve ofislerde baş köşelerde yerini almaktadır.
Günümüzde, endüstri ülkeleri çömlekçiliğe çok önem vermektedir. El sanatlarının nihai ürünleri, diğer ürünlere kıyasla daha fazla ilgi görüyor. Bunun örneğini uluslararası fuarlarda çömlek ve el sanatları ürünlerinin sergilendiği Frankfurt Fuarı’nda görebiliriz. Fuar zamanlarında emekçiler, aldıkları siparişler neticesinde atölyelerine dönerek siparişlerini tamamlamak için çalışmalarını arttırmaktadır.
Diğer yandan, ülkemizdeki çömlek işçiliğinin gelişmişliğini, diğer ülkelerin çömlek ustalarımızı tercih etmesine dayanarak söyleyebiliriz. Örneğin Almanya, ülkesindeki çömlekçi atölyelerine Türkiye’ den çömlekçi ustaları ile anlaşıp onların yeteneklerinden ve gelişmişliğinden faydalanmaktadır. Makine üretimlerinin maliyetli olması kapsamında Almanya bu şekilde bir çözüm yoluna başvurduğunu söylemiştir. Ancak elbette Türkler’in kendi kültüründen gelen bu el işçiliği de fabrikasyon makine üretimlerinin aksine, her bir eserin benzersiz olmasını da sağladığından, çömlekçinin sanat görüşü ve hayal gücüne kalmış olarak sayısız özgün esere de ulaşmak mümkündür.
El sanatları ve endüstriyel tasarımları birleştirerek özgün ürünler ortaya koyarız. Bu ürünleri ihraç ederek el sanatlarını yaşatmaya çalışmaktayız. Anadolu, çömlekçiliğin beşiği olarak bilinmektedir. Bizler de bu sanatı geliştirerek kültürümüzü yaymaya ve yok olmamasını sağlamaya devam etmekteyiz.
İnsanlar, temel gereksinimlerini karşılamak için topraktan nesneler yaparak malzemeleri gereksinimlerine göre işlemeyi öğrenmiştir.
Çömlekçiliğin ilk zamanlarında, doğadaki kaynaklardan elde edilen malzemeler hazırlık aşamasından geçmeden kullanılırdı. Nesnelerin üretiminde kullanılan toprak, bulunduğu yerde şekillendirildiği için hamurun kullanımı konusunda pek fazla seçenek bulunmuyordu. Ancak şekil verme konusunda çeşitlilik de gereksinimler kadar fazlaydı.
Geçmişten bugüne, hamurun dokusu, biçimi, boyutu, süslemeleri ve pişirilme yöntemleri gibi ölçütlerle, malzemelerin nasıl işlendiği ve dönüştürüldüğü konusunda bilgi sahibi olabilmekteyiz.
Çömlek türlerinde, çömlek boyutlarında olduğu kadar süslerinde de değişiklik gözlenmektedir. Eski çağlarda çömlekler genelde 2 renk olarak görülmektedir. Dış kısım siyah, orta kısım gri olarak fark etmektedir. Bu farkın asıl nedeni, o zamanlardaki pişirme yöntemlerinin gelişmemiş olmasından kaynaklanmaktadır.
Süslemelerde ise, başlarda parmakların uç kısımları ile girinti çıkıntı şekilleri oluştururken, daha sonralarda bunlara eklemeler ve yaratıcılık katarak ağaç, kemik kalemler gibi malzemelerin yardımlarıyla nemli hamur üstünde geometrik biçimler çizilmeye başlanmıştır.
Çömlekçilik, imkanlar ve zamanlara göre gelişmeye başlamış, çeşit bakımından da giderek zenginleşmiş bir sanat kültürü haline gelmiştir.
Çömlekçilik, çamurun elle veya çömlekçi çarkından geçirilmesiyle çeşitli ölçü kalıplarına dökülmesi ve biçimlendirilmesi sonucu ortaya çıkar. Toprak çanak sanatı, testi, vazo, küp, çömlek gibi çeşitli ürünlerin fırında pişirilerek sırlanması veya sırlanmadan yapılmasıdır.
Eski yöntemlerde, akarsu yataklarından veya kil topraklarının üstündeki özlü çamurların süzülmesi gerekirdi. Böylece çakıl taşları ayıklanır, daha sonra taş veya tahta tokmakla dövülerek çamura şekil verilirdi. Toprağa biraz su katarak kalıplara dökülür veya ortası oyularak farklı biçimlere getirilirdi.
Yeni yöntemlerde ise, kil bol su ile ıslatılarak sıvılaştırılır ve süzülür. Süzülen sulu çamur belirli bir kıvama gelene kadar kurutmak için bekletilir. Kuruma işleminden sonra elle işlenerek biçimlendirilir.
Çömlekçilik, Anadolu’da çok eski zamanlardan beri yapılan el sanatıdır. Çamur, en eski ve kullanışlı olan hammaddedir. Yumuşak olduğu durumlarda kolayca şekillendirilebilen bir yapıya sahiptir. Çömleklerin el ile yapımında uygulanan yöntemler, çimdik, fitil, levha ve modeldir. Anadolu’da üretilen çömlekler genelde sulandırılarak çamurla sırlanmaktadır. Sırlanan çömlekler açık ateşte pişirilmeye gönderilir.
Günümüzde çömlekçilik mesleğinin yapısı giderek kaybolmaya başlamıştır. Birkaç yörede az sayıda da olsa çömlek ustaları tarafından kullanım alanlarında değerlendirilmek üzere hala çömlek üretimi devam etmektedir. Her ne kadar giderek kaybolmaya başlamıştır desek de kaybetmememiz gereken bir kültür mirasıdır. Halen bu sanata ilgi duyulmakta, özellikle genç kesim tarafından duyulan öğrenme arzusu seramik atölyelerindeki eğitimlerle de şekillenmektedir. Bu tarz yapıları kullanma isteyen kişiler de mutfak ürünlerinde hem günlük kullanım, hem de dekoratif ürünler olarak çömlekleri kullanmayı tercih etmektedir.
PlatinMarket® E-Ticaret Sistemi İle Hazırlanmıştır.